Bizleri Mesleksiz Bir Gelecek mi Bekliyor?

25 yıl içerisinde tüm gelişmiş ülkelerde %47’ye varan işsizlik görünecek.

Her ne kadar üretim mesleklerinin ortadan kaybolmasının en büyük nedeni otomasyon olsa da Trump seçim kampanyası Amerikalı’lara kaybettikleri işlerini geri getirmek vaadiyle yürütüldü. Benzer kayıplar başka ülkelerde de benzer popülist hareketlere yol açtı. Fakat ekonomistler gelecekte profesyonel mesleklerin artması yerine yapay zeka, robotlar ve diğer teknolojilerin gelişmesiyle kayıpların daha da artacağını tahmin ediyorlar.

Bugün, Pensilvanya Üniversitesi Wharton İşletme Okulu’nda bulunan bir uzman tehlike çanlarını çalıyor. Üniversitenin yönetim kurulu üyesi ve girişim sermayesi yatırımcısı Art Bilger’e göre bir Oxford çalışması gösteriyor ki, önümüzdeki 25 yıl içerisinde tüm gelişmiş ülkeler %47’ye varan iş kayıpları görecek. The Economist diyor ki: “Hiçbir devlet buna hazır değil!”. Bu durum hem mavi hem beyaz yakalı çalışanları ilgilendiriyor. Şu ana kadar ise bu iş kayıpları özellikle üretim sektöründe çalışan mavi yakalıları etkiledi.

Bu “yapısal işsizlik”le savaşmak için Bilger “Working Nation” adı altında kar amacı gütmeyen bir organizasyon kurdu. Bu organizasyonun amacı halkı uyarmak ve onları bu tasalandırıcı eğilime karşı korumak için planlar yapmak. Bu süreçte sadece meslek kavramı tamamen ve belirgin bir biçimde değişmekle kalmayacak, bu eğilim geri döndürülemez olacak. Bilger şirketleri, devletleri ve kar amacı gütmeyen organizasyonları uyararak iş gücünün modernize edilmesine katkıda bulunmalarını istiyor.

Açık konuşmak gerekirse otomasyon her zaman iş kayıplarına sebep oluyor. Örneğin mekanik dokuma tezgahları dokumacıları işsiz bıraktı. Fakat buna karşılık meslekler de yarattı. Makinaların çalışır durumda olmalarının sağlanması, onlar için parçalar üretilmesi ve çalıştırılması için değişik meslek ihtiyaçları ortaya çıktı. Çoğunlukla önceden belli bir mesleği icra edenler başka bir mesleğe geçiş yapabildiler. Örneğin 20. yüzyılın başında otomobiller demircileri işsiz bıraktı. Artık at nalına eskisi kadar ihtiyaç duyulmuyordu. Ve bu demircilerin çoğu araba tamircisine dönüştü.

Bu yeni eğilimdeyse durum tam olarak aynı görünmüyor. İşsizlik bugün pek çok gelişmiş ülkede çok dikkat çekiyor ve durum daha da kötüye gidecek gibi görünüyor. Sadece on beş, yirmi yıl sonra, 2034’te orta seviye mesleklere artık ihtiyaç kalmayacak. Şu anda bu durumun faydasını gören yalnızca ultra zenginler, yani %1. Bu gelmekte olan teknolojik devrim bütün orta sınıfı yok edecek gibi görünüyor. Bilgisayarlar işleri insanlara göre yalnız daha ucuza değil , daha verimli de yapıyor olacaklar.

Endüstri 4.0 MES

Muhasebeciler, doktorlar, avukatlar, öğretmenler, bürokratlar ve mali müşavirler dikkat edin: sizin meslekleriniz de garanti değil. The Economist’e göre bilgisayarlar yüksek miktarda veriyi karşılaştırıp analiz ederek mali veya tıbbi kararlar verebilecekler. Hile veya yanlış teşhis şansı azalacak ve süreçler daha verimli olacak. Bu durumda yalnızca bu meslek grubu sahipleri sorun yaşamayacak, böyle bir eğilim maaşların sabitlenmesine ve gelir farklılıklarının artmasına sebep olacak. Bunun politika ve sosyal denge üzerindeki etkisini tahmin edebilirsiniz.

Otomasyon ve bilgisayarlaşma sona ermeyecek. Cini şişeye geri sokamazsınız. Ve eninde sonunda bir yayılım gerçekleşecek. Düşünce biçimi şöyle: Diğer ülkeler üstünlüğü ele geçirmek için teknoloji kullanımını artıracaklar. Bu nedenle bizim de buna devam etmemiz gerekiyor. Sonuç olarak yeni teknoloji şirketleri ve diğer şirketler ortadan kaybolanları yutacak. Ama bu, büyük bir felaketin önlenmesi için yavaş gelişmek zorunda.

Bilger’e göre bu sorun oldukça uzun bir süredir devam ediyor. Bir de bunun üzerine giderek artan yaşam beklentisini ve stabilizasyon problemi yaşayan eğitim sistemlerini de eklerseniz sorun katlanmış oluyor. Önerilen çözümlerden birisi devlet tarafından ödenecek evrensel, temel bir maaş. Yani insanların hayatta kalmak için ihtiyacı olan bir referans rakam. Bunun dışında yeniden eğitim programları insanların yeni amaçlar bulmaları için yardımcı olabilir. Kimileri de iş kurabilir veya yaratıcı girişimlerde bulunabilirler. Hatta belki de bu sayede insanlar para kovalamayı bırakıp gerçek tutkularının peşine düşebilirler.

Bir radyo programında Bilger eğitim sistemin baştan aşağı yenilenmesi konusunda konuştu. Örneğin gelecekte ihtiyaç duyulabilecek ve özel beceri gerektirecek mesleklere insan yetiştirebilmek için sınıflar eklenmesi gibi. Orta yaşlı insanların yeniden eğitiminden, geride bırakılmak yerine ekonominin bir parçası olmaya devam etmeleri gerektiğinden bahsetti. Bilger bunlar için çalışmalar yapıldığını söyledi. Her ne kadar kendisi de pek çok orta yaşlı insanın tekrar sınıflara dönmeye gönüllü olmadığını itiraf etse de bunun şart olduğunu ifade etti. Ayrıca sınıf deneyimlerini daha dinamik yapmak için de çalışmalar yapıldığını belirtti. Örneğin yeniden eğitim amaçlı sanal gerçeklik ve ilk ve orta eğitimin yeniden yapılandırılması gibi. Fakat bunlar ileriye dönük planlar.

Geniş alana yayılmış stajlar ve çıraklık eğitimleri de düşünülüyor. Bugünkü sorun ise henüz yeterli miktarda işin olmaması değil. Daha çok iş fırsatlarını dolduracak yeterli sayıda vasıflı çalışanın olmaması. Bilger bu sorunun giderek daha da büyüyeceğini düşünüyor.

Fakat para kazanmak için motorlu araç kullanan kişiler, örneğin uzun yol şoförleri veya taksiciler, kendi kendini kullanabilen araçlar yaygınlaştıkça yeni ekonomide yeniden eğitim için yer bulabilecekler mi? Bunu kimse tam olarak bilemiyor. Toplumda yaşanan her büyük değişiklikte olduğu gibi, kazananlar ve kaybedenler olacak. Bu dönüm noktası, pragmatik bir ideal durum veya tam bir sosyal karışıklık yaratacak tohumlar içeriyor. Fakat ikisinin ortasında bir yere düşeceği kesin.

Bilger röportajı şöyle sonlandırıyor: “Toplumumuz %25, 30 veya 35 işsizlikle nasıl bir yer olur? Bununla nasıl başa çıkılacağını bilemiyorum. Fakat başa çıkmanın bir yolu bulunsa bile geriye bir soru kalıyor. İnsanlar kendileriyle ne yapacaklar? Hayatta bir amaç olması bence toplumdaki dengeyi sağlayan en önemli unsurlardan bir tanesi.”