İşinizde Başarı Sağlamak İçin 7 Önemli İpucu

Hangi sektörde bulunduğunuzdan bağımsız olarak aşağıdaki basit prensipleri uygulamak başarıya ulaşmanızın altın anahtarı olabilir.

1. Ne sunduğunuz ve ne sunmadığınızı bilin.

İnsanların fazla sayıda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmayın çünkü bu durum genellikle belli bir konuda uzmanlaşmanızı engeller. Bu yüzden haddinden geniş kapsamlı hizmet sunmayı üstlenmek, hakim olduğunuz veya olmayı hedeflediğiniz alanın dışında ürünler geliştirmek ve biraz daha fazla para kazanmak uğruna hedefiniz olan pazarın dışına çıkmak kısa vadede sağladığı faydayla beraber uzun vadede hedeflerinize giden yolda zarara yol açar. Bunu yaptığınız zaman, başarılı olmayabileceğiniz bir konuya odaklanarak gücünüzün yaptığınız işe yansımasını riske atar ve ekibiniz, bütçeniz ve bir bütün olarak şirketiniz için telafi edilmesi gereken baskılar yaratırsınız.

2. Hedeflere odaklanın.
Büyümeyi hedefleyen yaklaşımınızda her zaman stratejik olun. Üç yıllık iş planları belirleyin, bu planları engelleyen durumları takip edin ve gerekli olduğunda onları değiştirin. Hedef koymadan kendinizi, ekibinizi ve şirketinizi ölçmenin yolu yoktur. Herkes şirketinizin genel hedeflerinin ne olduğunu anladığında, herkesin beraberce motive olmasına ve bu hedefleri başarıyla gerçekleştirirken gurur duymalarına olanak sağlamış olursunuz.

3. İnsanların şirketler için değil, insanlar için çalıştıklarını hatırlayın.
Bir işletmenin, yetenekli insanlar olmadan başarılı bir şekilde çalışması ve büyümesi çok nadir görülen bir durumdur. Aslında, genellikle çalışan insanların büyüme yolunda en önemli varlığımız olduğu konusunda konuşur ve bu insanların benimseyeceği bir çalışma kültürünü geliştirmek için yollar ararız. Oysa günümüzde pek çok şirket, gerçek sadakatin ancak yönetici ekibin çalışanlarla bireysel ve profesyonel olarak ilgilenmesi sonucu ortaya çıktığını unutuyor.

4. Bir işletmeyi iyi yönetmek ticarette ya da bir meslekte iyi olmaktan farklıdır.
Bir kişinin yaptığı işte iyi olması, onun bu işi yapan diğer kişileri iyi yöneteceği anlamına gelmez. Bu herhangi bir meslek için geçerli olan bir durumdur. Dolayısıyla sizin için çalışan yöneticileri seçerken iş performanslarını değil yönetim performanslarını doğru olarak değerlendirmeniz gerekir. Zira yetenekli bir yönetici ekip güçlü bir takımın başarısını ortaya çıkarır ve şekillendirir. İşletmenin süreç, insan yönetimi, faturalama ya da operasyon gibi ön planda olmayan mekanizmaları başarı için kritiktir. Oldukça zeki kimi insanların, işletmelerine operasyonel başarı merceğinden bakmamaları ve bunun yerine sadece uzmanlık alanlarına odaklanmaları yüzünden sonunda yetersiz kaldıklarını günümüzde iş hayatında sık sık gözlemleyebilirsiniz.

5. Tutku bulaşıcıdır.
Yaptığınız işi sevdiğiniz zaman bu durum her gün ofiste ya da tesiste etrafınızda olan insanlar tarafından görülür ve hissedilir. Heyecan ve tutkunuzu göstermeniz ekibinizin daha çok çalışmasına, daha çok odaklanmasına ve sonunda işlerinde daha başarılı olmasına etki eder. Bu da daha iyi bir son ürün anlamına gelir. Mutsuz olan, negatif motivasyon ile yöneten, zorlayıcı bir çalışma ortamı yaratan ya da yaptıkları işi sevmeyen yöneticiler ise ekiplerini olumsuz olarak etkilerler.

6. Her zaman gelişmek için kendinize meydan okuyun
Teknoloji her gün içinde yaşadığımız dünyayı değiştiriyor. Gündemle ilişkili kalabilmek için, hangi sektörde olduğunuz fark etmeksizin, daha iyi olmayı istemek kadar yaratıcı olmak da önemlidir. Bu yeni programlar, yeni düşünme şekilleri ya da yeni süreçler anlamına gelebilir. Ya ileri doğru gidersiniz ya da modanız geçmeye başlar.

7. “Sen yaparsan sana gelirler” mantığını unutun.
Zorlayıcı bir ekonomi içindeyken markalar pazarlamaya bir gider olarak bakar ve genellikle bütçelerinde pazarlama kalemini düşürmeye çalışırlar. Ancak pazar, çekim gücü kazandıracak pazarlama desteğinin eksik olduğu ya da “bizim ürünümüz o kadar iyi ki tüketiciler ona akın edecekler” düşüncesi ile piyasaya sürülen iyi fikirler çöplüğü ile dolu.

Tüketiciler paralarına önem verir ve sonuç olarak genellikle kendilerine örnekleri verilen ya da başkaları tarafından önerilen ürünleri satın alırlar. Dolayısıyla, pazarlamanın ürün yaratıcılığını tamamladığından emin olmak ve ürün perakende tüketimi için hazır olduğunda, ürünün nasıl pazarlanacağının belirlenmiş olması çok büyük önem taşır.

Maalesef ki herhangi bir işletmenin başarılı olmasının garantisi yoktur. Bir markanın ya da işletmenin başarılı olması için sol beynin stratejik mantığının ve sağ beynin yaratıcı fikirlerinin birleştirilerek kullanılması gerekir. Ancak yukarıdaki tavsiyeler, pek çok işletmenin açılım ve kabul görmeye çalışırken karşılaşacağı yaygın tuzakların azaltılması konusunda yardımcı olacaktır.

Kaynak: Inc. Magazine